Bakış açımızı genişletmesi için aşina olduğunuzu düşündüğüm bir wikipedik tanıma göz atalım;
"Yer altındaki madenlerin araştırılması, çıkarılması ve işletilmesiyle ilgili teknik ve yöntemlerin bütünüdür."
"Bilinen tarihi kayıtlara göre Anadoluda M.Ö. 7000 yıllarda madenlerin eritilip, şekil verildiğine dair kaynaklar mevcuttur."Lakin şuan görebiliyoruz ki teknolojinin ve bilişim dünyasının paralel gelişmesiyle
sanal para madenciliği, veri madenciliği, uzay madenciliği gibi başlı başına bir dünya uzmanlık gerektiren madencilik türleri ortaya çıkmış durumda.
Bugün ise konumuz Uzay Madenciliği(Astroid Madenciliği).
Wikipedik tanımı güncellersek;
"Astroidlerden ve Dünya'ya yakın küçük gezegenlerden hammadde çıkarılması işleminin adıdır."Uzaya gönderilen ilk uydu; Sputnik I Sovyet yapımı bir uydudur. Uzaya giden ilk canlı bir köpektir ve macerasına Sputnik II ile başlamış, maalasef ölmüştür.
Bakın kısa hikayelerle başladığım yazımda verilere geçmeden önce, ülkemizde uzay madenciliği konusu hakkında birazcık bilgi sahibi olan kişilerin, iki kutpa ayrıldığını gözlemlemekteyim.
Bir kısım "Dünya'nın suyumu çıktı canım ne işimiz var uzayda", bir kısım "Millet uzaya çıkıyor, uzaydan maden getirecek, bizimkinler hala double yol, hala otopark yapsın."
Yinede aklı vari azınlıkta birileri var ki;
Bu yarışa ortak olabilmemiz için gerekli alt fonksiyonların çalışmasını yaptığımızın ve ABD'nin bile bu hususta emekleme sürecinde olduğunun farkında.
Biz anne karnında 1-2 aylık bir cenin olduğumuzu kabul edelim. Sürelere takılmayın ama ortada foyda var, yumurtada. Adamlar bizden ilerde bu açık bir gerçek ve kendimizi olağanca gücümüzle hızlandırmamız gerekmektedir. Ve dostum Dünya'nın suyu çıkmadı, ama niye uzaya çıkıp birazda oraları karıştırmayalım ki!
Biraz veriler, biraz benim yorumlarım, biraz da ironilerimle dolu sohbet vari bir edayla yazımın devamını getireceğim, sizlere elimden geldiğince açıklamak istiyorum. Bakmayın 3-5 A4 kağıdını doldurmayacak yazı ile koskoca uzay madenciliğini açıklamak mümkün değil. Sadece farkındalık oluşturmak istiyorum.
Mevcut teknolojimizin gereksinimlerini sağlayacak, toprağın altında çok bir maden kalmadı. Dünya'nın altını, üstünü 100 yıldır sömürüyoruz. Ortalama 46-50 yıl kadar ömrü kaldı petrolün. Görünürdeki doğal gaz 64-119 yıl, kömür ise 120-176'a kadar tükeneceği söyleniyor. Potansiyel savaşları, nüfus artışı vs. sebepleri düşünürsek, talebin artacağı aşikar. İnanın daha erken tükenmesi çok muhtemel. Uzaya çıkmak için alternatif yakıt türleri keşfedilecektir elbet, lakin favori petrol.
"Madem öyle minimum 30 yıl içinde uzaydan maden getirir bu adamlar, hesaplamışlardır." diyor olabilirsiniz. Ancak; uzay araçları içersinde kullanılan envai çeşit teknolojik tehşizatın, maden çıkarmak ve işlemek için günümüzde kullanılan teknik araç ve gerici düşündüğümüzde şuan için uzaydan(gezegenden değil, astroidden bile) 10 kilodan fazla (oda yüzeysel olarak) madde getirmemiz neredeyse imkansız.
- Uzay aracını gezegene indirdikten sonra, gezegenin mevcut atmosferinden geri çıkması Çok Zor.
- Üzerine bunu yüklü bir şekilde yapması Çok DAHA Zor.
Bu uzaya gittik de, üzerinde maden bulunan gezegeni isabetleyebildik (bazı operasyonlar için maliyetin düşürmeyi amaçlarlar ve operasyonları sırf bu yüzden 2 sene erteledikleri olur.),
bütün alet edevatı yumuşak inişle indirdiğimizi varsayacağımız bir senaryo.
Şunu unutmayın rampalardan peş peşe bütün sistemleri bir yere yollayamazlar. Tek bir mekikle
gönderebilme ihtimalleri de yok.
- Ayrıca günümüzde bir çok madencilik aleti tam otonom çalışamıyor. Ve bunların arıza yapma durumları söz konusu. Kontrol edilebilir robot kolların gelişmesi gerekiyor. Sorun çözümünü kolaylaştırmak, haritalama teknolojileri açısından örüntü tanımlama ve yapay zeka projelerinin daha çok yol katetmesi gerekiyor.
- Arkadaşlar bu cihazlar araştıracak; dağı, taşı toprağı delecek, açtıkları kuyularda yapay mağaralar oluşturacak ve yıkılmaması için destekler koyacak. Bu destekleri yerinde imal etmeleri ve bular içinde ayrıca cihazlar geliştirmek gerekecek. Isınacaklar, atmosferin özelliklerinden etkilenecekler. Ve topladıkları madenleri paketleyip yollamayacaklar. Yerinde işlemeleri gerekecek. Yarı işlenmiş ham maddeyi bize yollayacaklar ve uzun yıllar alacak.
- En büyük çıkmazın mali açıdan olduğunu unutmayın. Bu teknoloji ile hatta 20 yıl içinde gelişeceği tahmin edilen teknoloji ile bile bu iş kar getiremiyor.
Endüstri 4.0, yapay zeka teknolojileri, soğutma sistemleri, kimya mühendisliği, similize sistemleri, uzaktan kontrol sistemleri, hata çözme sistemleri, 3d mekan modelleme sistemleri vs. geliştirilmesi ve standartizasyonların belirlenmesinin ardından, kar getirebilecek bir iş olduğu düşündüğümüzde;
uzay madenciliği için katetmemiz gereken yol, Dünya'nın her ülkesi için uzun.
Yazımın başında Türkiye alt fonksiyonları için çabalıyor demiştim. Endüstri 4.0 için yol haritasının çizilmesi, elektrikli arabalar için çalışmalar, Uzay ve havacılık'la ilgili mevcut projeler, fırlatma rampası için yazılıp çizilen projeler, ABD ve Nato bağımsız milli ve yerli geliştirilmeye çalışılan projeler, robotik vs. projeler, yol haritaları yazılıp çizildikçe elbetteki uzay madenciliğiyle ilgili farkındalığımız toplumca ve devletçe artacaktır.
"Tübitak 3 senedir 6000 adet astroidi (Güneş sistemimize girip çıkan) takibe aldığını ve üzerlerinde
çeşitli araştırmalar yaptığını unutmayalım."
Yinede Amerika 2015'te boş durmadı, Uzay Madenciliğiyle alakalı teşvik niteliğinde yasalar çıkardı.
"Madeni bulan, çıkaran, getiren onun üzerinde tam hak sahibidir." Akabinde AB ülkelerinin çoğu yasayı kendi ülkeleri için onaylamıştır.
TEŞVİKTİR bu ve süreci hızlandırmaya yöneliktir ki meyvelerini de aldılar. Elon Musk'ın şirketi, Google, Amazon gibi şirketler bu konuda çalışmalar yapacaklarını açıkladılar.
Daha bitmedi tabi. Dünya'nın en yüksek sermayeli Uzay ve Havacılık çalışmaları yapan biricik NASA'sı Atlas V roketiyle, OSIRIS REx adlı uzay aracını Ağustos 2018'de Bennu'ya indirecek.
3sn. de 60 gram yüzey malzemesi toplayacak. 3 yıl orada kalacak. Mart 2021'de astroidden ayrılıp Dünya'ya doğru yola çıkacak.
Bennu'dan aldığı 60 gram maddeyi bir kapsule koyup atmosfere yollayacak. Yani buda 24 Eylül 2023'e denk geliyor.
OSIRIS REx'i de uzaya park edecekler, bir gün lazım olur niyetiyle.
Anlayacağınız 60 gram bile olsa bir deneyelim, mevcut teknolojiyle neler yapabiliyoruz, veri havuzumuzu genişletelim hesapları yapıyorlar.
Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez lafını özetler nitelikte ve bu yarışa ortak olmamız gerekiyor.
Bakın uzay madenciliği için demiyorum, herhangi ARGE projelerine destek vermemiz gerekiyor. Ve siz okuyucular, ben ve çocuklarımız... Toplumca bilime ve sanata değer vermemiz gerekiyor. Artık uzay çağında yaşıyoruz ve üretmek bir numaralı hedefimiz olmalı.
Sözüm ona;
Ne yaygara çıkarmaya, ne de aman gel yat nabcan uzayda demeye gerek yok.
Bolca çalışıp Dünya'nın içine sıçtık biraz da uzaya pisletelim temalı furuyaya bizde ortak olmalıyız.
Çok yol var ama yollar aşılmak içindir, Hey gidi Bennu seni deldi geçti Bercan sor ne içindir?
"Bir aşk romanı Berkcan-Pelinsu, neden yazmayalım ki."
Yorumlar
Yorum Gönder